İzleyiciler

30 Mayıs 2014 Cuma

para tuzağı bunlar. .

Küçükken sanırım bi 23 nisanda pamuk şekerlerinin, balonların, fırıldakların, çeşit çeşit çocuk çeken her şeyin satıldığı tezgahlardan birinde, bir sopanın ucuna takılı küçük bir davul gördüm, davulun iki yanında birer ip parçası ve ipin ucunda küçük boncuklar.. sopayı çevirdikçe ses çıkarıyor ve ben bu icada hayran kaldım. Belli ki çok mızırdandım,  annemler istemeye istemeye aldılar.

'Para tuzağı bunlar cık cık cık. Nasıl da düşünmüşler şunu' diyerek söyleniyorlar.
Velhasıl bir gün yine sokaklarda oynarken, arkadaşlarıma 'hava' atmak için oyuncağımı annemden istemeye karar verdim.  'Anneeeeööö' diye aşağıdan sesleniyorum.  Anneciğim pencereden baktı ve ben 'annecim para tuzağımı verir misin?  Diye ünledim :D

Bu muhteşem icadın adını para tuzağı zannediyordum..





Şimdi bunca fotoğraf koymuşsun ama bahsettiğin para tuzağı yok diyeceksiniz. İşte bunlarda para tuzağı. Almayın, evladınızla kendiniz yapın :)






Mutlu hafta sonları!! 

27 Mayıs 2014 Salı

şimdi reklamlar..



Canınız mı sıkılıyo? Hiçbir şey sizi mutlu etmiyor mu? Hayattan zevk alamıyor musunuz? Bir çözümümüz var! Nasıl mı?! Bu haber tam size göre.. 

 Hazırlayacağınız harika çilekli keklerle bu sorunu çözmüş olursunuz. Çileğin o muhteşem kokusuyla karışan vanilyanın muhteşem aromasını bir hayal edin. Hayır! Hayal etmeyin koşun mutfağınıza ve yapın!

İşte tarif: 2 yumurta bir bardak şekerle köpürünceye kadar çırpılır. İçine bir miktar suvı yağ, beş kaşık yoğurt yada çilekli yoğurt, muhteşem vanilya aroması ve dolu dolu koca bir kase çileeeek. Ardından un ve pofidik keklerin vazgeçilmezi kabartma tozu.

Tepsi yerine tercih edilmesi tavsiye edilen cupcake kaplarına doldurulur ve 175 derecede 35 dakika pişirilir.

Şimdi içinize çekebilirsiniz bu muhteşem kokuyu. 



Ama durun! Daha bitmedi.  Yanında eşsiz çilek sosunu da size hediye ediyoruz. Bir avuç çilek az miktar şeker azıcık süt yada krema ile blender da çekilir.  


Ne kadar abarttım dimi :) ama aslında bazen mutlu olmak bu kadar basit.  Şaka maka kesinlikle tavsiye ederim.  Yapın, koklayın, sonra da yiyin!



25 Mayıs 2014 Pazar

yastık fıstık

Dikiş işine el attım. Meğer ne zormuş.. Elbette dikiş makinem yok. Elimde diktim. Uzun zamandır bişey dikmeyince resmen unutmuşum. Diyeceksiniz ki bi çorap bile mi dikmedin kardeşim.. hakkaten dikmedim :)

Çok acemice birşey oldu ama elimden geleni yaptım. Birkaç kez söküp yeniden işe koyuldum hatta.


Bu mavili beyazlı sevimli kumaşın
 Güzel bir hikayesi var. Benim çalışkanlar çalışkanı kuzenim sedoş liseyi ailesinden uzakta bizim memlekette okumaya karar verdi. Bi heves hazırlandı. Dayımların evinde bi güzel odasını hazırladı. Amma ve lakin bu özgürlüğe(!) bir yıl katlanabildi. Bu kumaşın aslı da onun okul gömleğidir efenim.  Mevcut olan iki gömleğini giderken bize bıraktı bizde tabiri caizse kapıştık :) birini babam birini de ben yıllarca giydik. Hatta ben hala giyiyorum :) velhasıl giyilmekten pert olmuş bu gömlek şu an karşınızda mini mini bir yastık olarak duruyor..



Diğerleri ise eşimin babasının parça dükkanına gelen elbezleri. Sanayideki bir parça dükkanından bile dekoratif bişey bulur çıkarırız biz değil mi? 




Başlıktaki fıstık nerede diye soracak olursanız; kafiye olsun diye yazdım :)

Herkese şiir gibi günler dilerim. .

22 Mayıs 2014 Perşembe

güzel başlayalım her şeye yeniden..

Yazıya nasıl başlayacağımı bi türlü bilemedim. Yazıp yazıp siliyorum kaç dakikadır.. sanki bloga bir post hazırlamak yaşananlara ihanet gibi hissettirdi bana.  Ama acılar bitmiyor.. geride kalanlar için hayat devam ediyor. yaşananları unutacak değiliz. Dualarımız her zaman soma için. 

Umarım bir daha böyle acılar yaşanmaz.. her günümüz bu çiçekler gibi olsun. Rengarenk,  ışıl ışıl,  yaşam dolu.









15 Mayıs 2014 Perşembe

ışığım söndü

Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor, Yanımda ölü arkadaşlarım. Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım. Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın, Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım.
Işığım azalıyor, hoşçakalın..

Üstüme değil içime çöken ocağın sessizliğinde Tek tek seslerinizi duyuyorum, yüzlerinizi görüyorum, Işığım azalıyor, soluğum azalıyor, biliyorum, Yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyorum.

Işığım söndü, işte gidiyorum.., Ah, en çok da şimdi, bir bilseniz Nasıl da bulutları, ağaçları, gökyüzünü özlüyorum. Işığım söndü.. hoşçakalın, arkadaşlarım çoktan gitti, Artık ben de gidiyorum...


Şerif Erginbay

13 Mayıs 2014 Salı

soma...

allahım lütfen yardım et o insanlara, yardım et ailelerine, çocuklarına, analarına babalarına.. hayallerine ulaşamayacaklarını bile bile, sadece 'yaşamak' için çalışan işçilerimize yardım et... düşündükçe ben oradayım da nefes alamıyorum sanki.. allahım bugünkü dualarımın hepsi onlar için, kurtar onları..

baharın son demleri



 Mayısı da yarılamak üzereyiz. Vizir vizir geçiyor günler. ( buradan kayınvalideme selam gönderiyorum :)) yakında beynimizi yumurta gibi haşlayan yaz sıcakları başlayacak, sonrada bu güzel bahar çiçekleri soluuup gidecek.. bitmeden koklayalım, sevelim ve 'yaaaa ne kadar güzel bunlarrr, insanın içi açılıyor' diyelim..





Bu çiçekleri hıdrellez günü toplamıştım. Hani çiçekli sularla yıkanacaktık ya onyn için :)

Neşeli günler dilerim efenim..

9 Mayıs 2014 Cuma

hamileler bakmasın!



Can erikler çıktı da bitesi bile oldu. Kaçırmadan alın şu muhteşemlikleri. Kütür kütür, tuzlu tuzlu, keyifle yiyin.



Herkese capcanlı, mutlu hafta sonları dileriiiim. :)

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Hıdrellez


By nurşen erakdemir-karfot

"Bu gece beş mayısı altı mayısa bağlayan gecedir. Bu gece denizlerin ermişi İlyas’la karaların ermişi Hızır buluşacaklar. Dünya kurulduğundan bu yana bu iki ermiş her yıl, yılın bu gecesinde buluşurlar. Eğer bir yıl buluşmayacak olsalar, denizler deniz, topraklar toprak olmaktan çıkar. Denizler dalgalanmaz, ışıklanmaz, balıklanmaz, renklenmez, kururlar. Topraklar çiçeklenmez, kuşlar, arılar uçmaz, ekinler yeşermez, sular akmaz, yağmurlar yağmaz, kadınlar, kısraklar, kurtlar, kuşlar, börtü böcek, tekmil yaratık doğurmaz. Eğer onlar buluşamazlarsa... Kıyametin habercileri Hızır’la İlyas olacaktır.

Hızır’la İlyas her yıl dünyanın bir yerinde buluşurlar. Onlar o yıl hangi yerde buluşmuşlarsa orada bahar bir başka türlü patlar, o yıl çiçekler daha bol, daha büyük, her yılkinin birkaç misli iri açarlar. Arılar daha renkli, daha kocaman olurlar. İneklerin, koyunların sütleri daha bol, daha besleyici olur. Gök daha arı, daha başka mavilenir. Yıldızlar daha irileşir, daha parlaklaşırlar. Saplar başakları, ağaçlar çiçekleri, meyveleri götüremezler. İnsanlar o yıl daha sağlıklı olurlar, hiç hastalanmazlar. O yıl ölüm de olmaz. Ne bir kuş, ne bir karınca, ne arı, ne kelebek ölür.

Hızır’la İlyas’ın buluştuğu an, biri mağrıptan, biri maşrıktan iki yıldız doğar, yıldızlar Hızır’la İlyas’ın buluştuğu yerin üstüne kayarak gelirler, tam Hızır’la İlyas birbirlerinin elini tutarlarken onlar da birleşirler, tek bir yıldız olurlar. Hızır’la İlyas’ın üstüne ışık olup sağılırlar. Hızır’la İlyas’ın el ele tutuştuğu, yıldızların gökte birleştiği an dünyada her şey durur, akarsular kirp diye oldukları yerde donmuşçasına durur kalırlar, yeller esmez, denizler dalgalanmaz, yapraklar kıpırdamaz, damarlardaki kan akmaz, kuşlar uçmaz, arıların kanatları titremez. Her şey durur, hiç, hiçbir şey kıpırdamaz. Yıldızlar akmaz, ışıklar yürümez. Dünya bir an için ölür. Sonra her şey birden uyanır, dehşet bir yaşam patlar.

İşte bu gece sabaha kadar insanlar birleşen yıldızları görmek için evlerden dışarılara uğrarlar, yüksek yerlere, dam başlarına, minarelere, tepelere, dağ başlarına çıkarlar. Bir de su başlarını beklerler. Çeşmelerin, pınarların, çayların başlarını beklerler. Gözlerini sudan ayırmazlar. Kim ki gökyüzünde yıldızların birleştiğini görür, o anda ne
isterse olur. Ama ne isterse..."

Yaşar Kemal'in Binboğalar Efsanesi adlı muhteşem romanından en sevdiğim bölümdür bu. Bu yüzden mi yoksa küçüklüğümüzden beri yapageldiğimiz ritüellerden mi bilinmez, hıdrellezi çok severim.

O gün yıkanır paklanır, dileğimizin resmini çizer, bağlardık gül ağacına ayışığında.. olacağına yürekten inanır ve mutlu olurduk.

Kavanozların kapakları gece açık bırakılır ki hızır ile ilyasın eli değsin de bereketlensin. Ertesi gün yeşillikli, sebzeli, bereketli yemekler hazırlar dostlarla yenir.

İşe bir hıdrellez gecesi daha geldi. Bu sefer kardeşim ve annemle değil, arkadaşımla bağlayacağım dileğimi.
İnşallah herkesin dileği kabul olur. .


2 Mayıs 2014 Cuma

yağmur yağmur yağmur. ..

evet o benim kız kardeşim :)
By kıvanç erakdemir. Evet o benim kız kardeşim :)

Hava o kadar yağmurlu ki insanın yazı müjdeleyen kareler paylaşası gelmiyor.  Şöyle bir dondurma yada can erik,ne bileyim bir limonata fotoğrafı koyamıyorum. İnsan ister istemez bi mahzunlaşıyor, durup dururken hüzünleniyor. Ortalık zaten karışık.  Yaza bir adım daha yaklaştığımız mayısı bile neşeyle karşılayamıyoruz. İnsanın insana yaptığı kötülüğü hiç anlayamıyorum...

Ama biz yine de her şeye iyi tarafından bakmaya çalışalım. Yağan bu yağmurlar kiri pası yıkasın, ferah ferah, tertemiz yaşayalım artık.  Bi nevi bahar temizliği yapıyor tanrı da belki. Kim bilir. ..

Pages - Menu

Popular Posts

Hakkımda

Fotoğrafım
Merhaba, ben meride. Küçük bir kasabada öğretmenim. Çekirdek ailemle beraber, sobalı evimizde yaşayıp gidiyoruz. Güzel olan her şeyi seviyorum. Dekorasyon, el işi, yemekler, güneşli havalar, deniz kabukları, güzel banyolar, siyah beyaz fotoğraflar, yaşanmışlığı olan bir kenarda unutulmuş eşyalar... buyum işte ben :) Güzel paylaşımlarda buluşalım! :)

Blogger news